22 Kasım 2012 Perşembe

İsviçre Bisiklet Turum (Bölüm 3)




Üçüncü yazımla İsviçre Bisiklet Turu serisini noktalıyorum. Aradan çok zaman geçti, ama ben bu yazıyı ancak şimdi yazabiliyorum. Aslında çok daha fazla bölüm yazmak isterdim; ama anladım ki, yaşadıklarımı ve gördüklerimi yazıya aktarmada sıkıntı yaşıyorum. Yazamıyorum. Ben de kısa kesip bu seriyi burada bitirmeye karar verdim.


Rheinfall


İsviçre’deki bisiklet trafiğine dikkat çekmiştim. Bisiklet kullananlar arasında, işine, okuluna gidip gelmek için; yani bisikleti ulaşım amaçlı kullanan insanların yanında, bu işi spor amaçlı yapan çok insan gördüm. Buna ek olarak, benim orada olduğum tarihlerde,  bisiklet trafiğini arttıracak olan “Ironman Zürich” vardı. Ironman, yani triatlonun en üst seviyedeki yarışması. (Triatlon:  Yüzme, koşu ve bisiklet yarışmalarının aynı gün içinde yapıldığı spor olayı.) Ironman’de yarışacak olan atletler gerçekten inanılmazdı. 4 km yüzecekler, sonra  40 km koşacaklar ve hemen ardından bisikletlerine atlayıp 185 km bisiklete bineceklerdi.







İsviçre Bisiklet Turu serim burada noktalanıyor. Ben İsviçre’yi çok ama çok beğendim. Kesinlikle gidip görmelisiniz bence, doğasıyla cennet gibi bir yer. Umarım videolarım ve fotoğraflarım sizi biraz olsun oralara götürmüştür. Kim bilir, belki başka bir ülkede yaptığım bisiklet turuyla tekrar karşınızda olurum. Hepiniz hoşçakalın.

Rheinfall

 Not: İsviçre’de bisiklet kameramla kaydettiğim 
videoları http://www.youtube.com/cocogokturk adresinden izleyebilirsiniz.



 

12 Ağustos 2012 Pazar

İsviçre Bisiklet Turum (Bölüm 2)


Yeniden merhaba, bu sefer arayı fazla açmadan ikinci yazıyı yazmayı başaracağım sanırım. Yazıya başlamadan önce değineceğim iki konu var: 1)İlk yazımla ilgili güzel sözleriniz ve beğenileriniz için çok teşekkür ederim, insanı tekrar yazmaya motive eden en önemli şey bu bence. 2)İlk yazımda eklediğim fotoğraflar görünmüyormuş, onu sonradan fark ettim. O sorunu düzelttim, ilk yazıya dönüp fotoğraflara bakabilirsiniz.



Her gün, gideceğim yerleri, aldığım haritada çizip, internette yolun eğimini hesaplıyordum. (www.mapmyride.com burada haritada gideceğiniz yeri seçiyorsunuz, yolun eğimini, rakımını ve profilini veriyor. Çok kullanışlı bir site, turum boyunca çok işime yaradı.) Yolun tırmanışlı veya düz olmasına göre kaç km süreceğime karar veriyordum. Mesela, düz, tırmanışı az bir rota izleyeceksem, 180-200 km’lik bir rota çiziyordum.(İsviçre’de düz bir yer yok aslında, genel olarak ülkeyi batıdan doğuya doğru Alpler kaplamış. Nispeten az eğimli yerleri düz olarak tanımlıyorum.) Tırmanışlı rotalarda ise 100-120 km civarı bisiklete biniyordum. 


Sabahtan akşama kadar bisiklete biniyor, geceleri ise bir sonraki günün rotasını çiziyordum. Nereye gitmeliyim, nerden gitmeliyim vs. karar vermek çok zor olmuyordu çünkü bu ülkenin her yeri güzel, plan yapmadan rastgele bir yerlere gitsem bile harika manzaralar göreceğimi biliyordum. 





İsviçre yolları beni çok şaşırttı. Şehirlerarası yolları bile tek şerit. Tek şerit ve yanında bisiklet yolu. Otobanları bile 2 şeritli.







Bence bir yeri güzel yapan, oranın insanlarıdır. O kadar güzel korumuşlar ki doğalarını, o kadar güzel yerleşmişler ki… Yamaçlarda tek başına, şirin mi şirin dağ evleri, kulübeler görüyorsunuz ve insanların bu kadar güzel estetik anlayışına sahip olmalarına hayret ediyorsunuz.
  

Tur esnasında sürekli durup fotoğraf çekiyordum, fotoğraf çekmekten ilerleyemiyordum. Öyle ki 500 m aralıklarla durup fotoğraf çekmem gerekiyordu. ” Bu manzarayı kaçıramam”, “bu da kaçmaz”, “Oha bu da ne!” vs. deyip duruyordum.




Üçüncü bölümde görüşmek üzere! Bir videoyla veda yapalım:


7 Ağustos 2012 Salı

İsviçre Bisiklet Turum (Bölüm 1)



Türkiye Şampiyonası TT startım
Aslında her şey Haziran sonunda Türkiye Yol Bisikleti Şampiyonası’na katılmaya karar vermemle başladı. Şampiyona Nevşehir’deydi ve bisikletimi oraya götürmem gerekiyordu. Bisikleti hasarsız götürmek konusunda endişelerim vardı. Abim İsviçre’de yaşıyordu; onunla Skype’tan sık sık görüşürüyorduk. Bana bisiklet taşıma çantası alırsam seyahatin rahat olacağını söyledi ve beni cezbeden şu öneriyi yaptı: “Uçaklarda bisiklet çanta içinde olduğu sürece taşınabiliyor. Yarıştan sonra bisikletini çantaya atıp İsviçre’ye gel, Alplerde bisiklet sürersin.” İsviçre Alplerinde bisiklet sürmek fikri aklımda canlandığı anda, bisiklet çantasını aldım. Nevşehir’e yarışa gittim, ama aslında aklımda hep İsviçre ve Alpler vardı.

Torku takımıyla. Sağımda Londra'da olimpiyatta yarışan Miraç Kal
Yarış ile ilgili ayrıca bir yazı yazmayı düşünüyorum, ancak yarışla ilgili kısaca bilgi vereyim: Yarışın tahmini 40. km’sinde düştüm ve grubun çok arkasında kaldım. Ciddi bir kaza değildi, ancak tırmanışta düştüğüm için tüm ritmimi kaybettim. Ve sürekli kan sızan sol dizim ağrımaya başlamıştı. Gücümü pedallara yeterince aktaramıyordum bu yüzden. Ana grup koptu gitti ve ben zaman barajına takıldım. Yarış hakemi yanıma geldi ve baraja takıldığım için yarışımın bittiğini söyledi. Yarışı tamamlayamadım yani. Yanlış anlaşılmasın; ben bunların arkasına kesinlikle saklanmıyorum. Ben bir sporcu değilim, yarışa sadece macera için katıldım. Ama iyi ki katılmışım çünkü Londra Olimpiyatlarına katılacak olan ve aralarında Avrupa şampiyonu bulunan harika atletlerle tekerlek tekerleğe yarışmak, tanışmak benim için başlı başına büyük bir onur.

Konumuza geri dönelim. Yarıştan sonra, bisikletimi otobüse yükleyip Ankara’ya döndüm ve İsviçre hazırlıklarına başladım. Uçuş vakti geldi, bisikletimi uçağa attım ve İsviçre’ye, abimin yaşadığı şehir olan Zürih’e ben ve bisikletim sağ salim indik.

Bisikletim manzaranın tadını çıkarıyor gibi, burası Luzern Gölü ve arka planda Alpler.

Havaalanından abimin evine giderken ilk izlenimlerim şunlardı: Zürih’te ve genel olarak İsviçre’nin her yerinde bisikletin çok yaygın olduğunu duymuştum; ama gözlerimle gördüğümde beklediğimden çok çok daha yaygın olduğuna şahit oldum. Otomobil sayısı çok azdı ve toplu taşıma ağı çok iyiydi. Her yerde bisiklet yollarıve bisiklete müthiş saygılı otomobil kullanıcıları vardı.

Zug Gölü.

İsviçreliler için sıradan bir manzara, ama benim için değil.

İsviçre turum başlıyordu artık. Bu arada şunu belirteyim, tur için bir GPS cihazım veya GPS barındıran iphone vs. gibi bir akıllı telefonum yoktu. Sadece güncel bir İsviçre karayolu haritası edindim ve macerama başladım.

Burada yaşayanların mutlu olmamaları için bir sebep var mı?
www.veloland.ch diye bir site var. İsviçreliler, ülkelerinde gidilip görülmesi gereken yerlere ayrıca bisiklet rotaları ve yolları yapmışlar. Bu web sitesinde bu rotaları ve haritaları bulmak mümkün.(karayolunun yanındaki bisiklet yolundan bahsetmiyorum, burada değindiğim sadece bisikletlere ait yollar)Bu yollardan gittiğiniz sürece doğayla iç içe bir tur gerçekleştirebiliyorsunuz. Ben turumun ilk gününde bu yolu tercih etmiştim; ancak bu yollarda bir hayli asfaltsız patika bölümler var ve benim gibi yol bisikleti kullananlar için çok uygun olduğunu söyleyemem. Dağ bisikleti ve tur bisikleti kullananlar için çok güzel gezi amaçlı rotalar olduğunu söyleyebilirim. Ben bu durumu bilmiyordum ve ilk gün asfaltsız, çakıl kaplı yollarla boğuştuktan sonra(hala lastiğimin nasıl patladığına inanamıyorum) bu rotaları kullanmaktan vazgeçtim. Kendi rotamı haritadan kendim çizmeye karar verdim. Dağ bisikleti kullanıcısıysanız www.veloland.ch ‘yi kesinlikle öneririm, çok güzel rotalar keşfedebilir ve nefes kesici manzaralar eşliğinde çok güzel bir gün geçirebilirsiniz.

İyisi mi, siz ve ben sıkılmadan bu bölümü burada noktalayayım. İkinci bölümü(tembelliğim tutmazsa) en kısa zamanda yazacağım. Turumdan bir video kliple şimdilik veda ediyorum.Tekrar görüşünceye kadar hoşçakalın!

11 Nisan 2012 Çarşamba

TRT Yokuşu





İdeal tırmanışçı vücudu: Michael Rasmussen (2 kez Fransa Turu dağların kralı mayosu sahibi)










Tırmanışın uzunluğu 2 km, ancak burayı tırmanırken insana 20 km’ymiş gibi geldiğine emin olabilirsiniz. Başlangıçtan itibaren yüksek eğimle giden bir tırmanış. (bisiklette kabaca %5-6 eğim orta derece tırmanışlardır, %10 ağır tırmanışlardır, %15-20 ise çok ağır tırmanışlardır. Ben en fazla %27 eğimi gördüm ve bu eğimi “duvar” olarak tanımlayabilirim. TRT tırmanışı %10 eğimle başlıyor.  Daha sonra bir süre eğim %13-17 arasında devam ediyor. Arada eğim biraz azalıyor, sonra tekrar artıyor ve sonrasında 30-40 metre civarında bir iniş imdadınıza yetişiyor. Sonrası ise tekrar sıkıntı. Eğim son kısımda, yani tırmanışın en dik olduğu yerde %16’yla başlıyor ve %20’ye kadar çıkıyor. Tırmanış bittiğinde toplamda 216 metre yükselmiş oluyorsunuz. Hem de sadece 2 km’lik bir yolda.

Tırmanış bitince, TRT genel merkezini geçip sağa dönün, Turan Güneş Caddesinden şehir merkezine uzun bir iniş var önümüzde artık. Bu güzel inişte frenleri bırakın, boşa pedal çevirerek laktik asidi bacaklarınızdan uzaklaştırın. Bu arada, yoldaki otomobillerden daha hızlı indiğinizi fark etmeniz sizi daha da keyiflendirecek.


Keyifli tırmanışlar...

27 Ocak 2012 Cuma

Bisikletçiler İçin Egzersizler - 2

Merhaba! Uzun bir aradan sonra yeni bir yazıyla tekrar karşınızdayım. Bu yazımda da, geçen yazımda olduğu gibi çeşitli bisiklet dergileri ve web sitelerinden öğrendiğim birkaç egzersiz aktaracağım. İlk egzersiz yazımdan farklı olarak; bu egzersizleri yaz-kış uygulamamız gerekiyor. Neden böyle olduğunu okuduktan sonra anlayacaksınız. Keyifli okumalar!


1)Bicycle Crunch

Bu egzersiz aslında bir karın egzersizi. Karın kaslarımız; omurgamızı, belimizi, kalça kaslarımızı ve eklemlerimizi destekleyen ana yapıdır. Eğer karın kaslarımız zayıf, kuvvetsiz veya yanlış çalıştırılmış olursa; bisikletin selesi üzerinde otururken ve pedal çevirirken enerjimizin tamamını kullanamayız, çabuk yoruluruz ve eforumuz boşa gider. Bu da yetersiz ve yorucu bir bisiklet antrenmanı demek. Bu yüzden karın kaslarımızı doğru şekilde çalıştırmak önemli.

Bu egzersizde:
Sırt üstü uzanıyoruz ve ellerimizi kafamızın arkasında birleştiriyoruz. Resimde de görüldüğü gibi bacaklarımızla pedal çevirme hareketi yapacağız. Bacağımız her en yükseğe kalktığında(dizimiz göğsümüze yaklaştığında) gövdemizle doğrularak karşı dirseğimizi kaldırdığımız dizimize değdiriyoruz. (Sağ bacağımızı kaldırırken sol dirseğimizi sağ dizimize değdiriyoruz. Sonra sol diz-sağ dirsek.) Bu hareketi yaparken alt ve üst karın kaslarımız mükemmel bir şekilde çalışıyor. 1 dakikalık bölümler halinde 3 set bu hareketi yapıyoruz. (30 kez sağ bacak, 30 kez sol bacak sayarak 1 dakikayı tamamlayabilirsiniz)  Çok yorucu, karnınızı çok acıtacak bir egzersiz. Ancak tamamladıktan sonra çok iyi hissedeceksiniz. Bu egzersizin meyvelerini bisiklet sürerken toplayacaksınız, emin olun.


2)Racing Snake (Prone Cobra)

Racing Snake ya da Prone Cobra bisiklet üzerindeki duruşunuzu ve pedal çevirme devamlılığınızı geliştirecek harika bir egzersiz.  Bu egzersiz omurgamızın üst ekstansör kaslarını çalıştırıyor. Bu kaslar bisikletçilerin vazgeçilmez kaslarıdır; çünkü bisiklet sürerken 5-6 saat boyunca sürekli öne eğilmiş şekilde duruyoruz (forward flexed riding position) ve bu duruşun yarattığı ağrı ve komforsuzluğu sona erdiren kas grubumuz bunlar.(eğer güçlülerse)

Bu egzersizde:
Resimde görüldüğü gibi göbeğimizin üstüne yüzümüz yere bakacak şekilde (ama yere değmeyecek kafamız) uzanıyoruz. Kollarımız yanlarda ve kalçalarımızın hizasında olacak. (Avuç içlerimiz yere bakacak ve ellerimiz yere değmeyecek.)  Sonra aynı anda gövdemizi ve bacaklarımızı yukarıya kaldırmaya çalışıyoruz. Gövdemizi ve bacaklarımızı yükseltebildiğimiz son noktaya kadar kaldırıyoruz ve o pozisyonda durabildiğimiz kadar duruyoruz. (ortalama 1 dakika) Bu hareketi de 3 set tekrarlıyoruz.


3)Stretching(Germe) Egzersizleri

Her bisikletçinin başına gelmiştir, tam tempomuzu yakalamış bir şekilde ilerlerken, aniden durmamız gereken zamanlar olur. (kırmızı ışıklarda durmak zorundayız, yol ayrımları vs.) Bu durumlarda ayağımızı kilitli pedaldan çıkarıp yere koymak zorunda kalıyoruz. İşte bu esnada eğer önceden germe egzersizlerimizi yapmadıysak, bacağımıza ve uyluğumuza kramp girme olasılığı çok yüksek. (Bende genelde uyluğumun yan taraflarında oluyor, ben bunu çok yaşadım ve başınıza gelmesini istemeyeceğiniz bir olay.) Kramp oluşumunu engellemek için düzenli germe (stretching) egzersizlerimizi yapmalıyız.

1)Bu egzersizde  sırt üstü uzanıyoruz ve resimdeki gibi sağ bacağımızı büküyoruz. Sol ayak bileğimizi sağ dizimizin üzerine koyuyoruz. Sonra sağ dizimizin arkasından iki elimizle kavrayıp  bacaklarımızı göğsümüze doğru çekiyoruz. 20 saniye boyunca tuttuktan sonra bırakıyoruz ve bacaklarımızı değiştirip aynı hareketi tekrarlıyoruz. Bel ve kalça fleksör kaslarımızı güzelce esnetiyoruz böylece.

2)Bu tanıdık germe hareketinde ise; resimdeki pozisyonu alıyoruz. Bir bacağımızı gererken; diğer ayağımızı gerdiğimiz bacağımızın kasığına doğru sıkıştırıyoruz. Sadece kalçamızı büküyoruz ve sırtımızı olabildiğince düz tutmaya çalışıyoruz. Bu şekilde öne doğru eğiliyoruz ve ayağımıza doğru uzanıyoruz. Ellerimizle uzanıp ayağımıza ulaştığımız zaman 1 dakika boyunca o konumda kalmaya çalışıyoruz. Sonra aynı hareketi diğer bacak için de tekrarlıyoruz. Bu hareketle uyluk arka kaslarımızı esnetmiş oluyoruz.(hamstrings)

3)Bir kolumuzu başımızın arkasından doluyoruz ve ellerimizi resimdeki gibi birleştiriyoruz. Alttaki kolumuzla üstteki kolumuzu aşağıya doğru çekiyoruz. 30 saniye boyunca tutmaya çalışıyoruz ve kollarımızı değiştirip aynı hareketi uyguluyoruz. Böylece bisiklet sürerken sürekli gidonu tutmaktan zorlanan omuz kaslarımızı esnetmiş oluyoruz.

Not: Resimleri yine Cycling Plus ve Bicycling dergilerinden aldım.

29 Aralık 2011 Perşembe

Bisikletçiler İçin Kış Egzersizleri

Merhaba bisiklet tutkunları! Blogun amacı aslında bisiklet rotaları hakkında bilgi vermek; ancak yararlı olacağına inandığım için bu konuya da değinmek istedim.

Bu yazımda, çeşitli bisiklet dergilerinden edindiğim bilgiler ışığında, kışın yapılacak birkaç bisiklet egzersizi önereceğim:

1)Pedalling Plank: 

( Planking Pedal da olabilir tam hatırlayamadım hareketin ismini. Bu egzersizin resmini bulamadım, kusura bakmayın. Belki ilerde kendi fotoğraflarımı yüklerim. )

Öncelikle şınav pozisyonunda duruyoruz. ( Kollarımız omuz hizasında açık, dirseklerimizi kırmadan, ellerimizin ve ayak parmaklarımızın üzerinde yere paralel bir şekilde ) Sonra sağ bacağımızı göğsümüze doğru, kalçamızı yukarıya kaldırmadan çekiyoruz. Sonra bacağımızı tekrar başlangıç pozisyonuna ( diğer ayağımızın yanına ) getiriyoruz. Ama yere değdirmiyoruz ayağımızı. Sonra tekrar bacağımızı göğsümüze çekiyoruz… 10 kere bu hareketi yaptıktan sonra; sol bacağımız için de aynısını tekrarlıyoruz. Bu egzersizde önemli olan nokta; bacağımızı göğsümüze doğru çekerken ve geri uzatırken, popomuz yukarıya kalkmayacak. Yere paralel duruşumuzun bozulmaması gerekiyor. İki bacak için 10’ar tekrardan 3 set bu egzersizi yapabiliyorsanız harika formdasınız demektir! ( Ben sonlara doğru çok zorlanıyorum. ) Zorlandığınız yerde ara verin, tekrar sayısını azaltın, zamanla gelişeceğinizden emin olun. Bu egzersiz üst bacak kaslarını ve alt karın kaslarını mükemmel çalıştırıyor. Bu da bisiklette pedal çevirirken kullandığımız kasları çalıştırmak demek.

 
2) Burpees

Bir başka harika egzersiz daha! Bu egzersizi tamamladıktan sonra oldukça dik bir tırmanışı tamamlamış gibi yorulacaksınız. Gücünüzü ve dayanıklılığınızı test ediyor. Bu egzersizin resmini bulabildiğim için anlatımı daha kolay olacak sanırım. Yine ilk hareketteki gibi şınav pozisyonunda duruyoruz. Önce bacaklarımızla ellerimizin yanına hopluyoruz. Sonra yukarıya doğru sadece bacaklarımızdan güç alarak bir kez daha hopluyoruz. Yere indikten sonra tekrar hızlıca şınav pozisyonuna geçiyoruz. Sonra tekrar aynı hareketi tekrarlıyoruz. Bu hareketi 1'er dakikalık periyotlarla 3 set yapıyoruz. Eğer 1 dakika içinde 30 tekrar yapabiliyorsanız; formunuz mükemmel! ( Ben yapamıyorum. ) 

3)Dumbbell Step-Up

İlk iki egzersize göre nispeten daha kolay bir egzersiz olduğu söylenebilir. Ellerimize birer dambıl alıyoruz. Kilosu önemli değil, 3,5,8 kilo olabilir. Zamanla ağırlığı arttırabilirsiniz. Resimde görüldüğü gibi bir basamağa sol ayağımızı koyuyoruz, sonra vücudumuzu, bacağımızın gücüyle yukarıya doğru kaldırıyoruz. Diğer ayağımızı sol ayağımızın yanına getiriyoruz; ancak tek ayak üzerinde duruyoruz. Sonra sağ ayağımız yere basacak şekilde iniyoruz ve aynı hareketi tekrarlıyoruz . İki bacak için 10’ar tekrardan 3 set bu hareketi yapıyoruz. Çok zorlayıcı bir egzersiz olmamasına rağmen; bacaklarımızı çok iyi çalıştırıyor.

4)Sabit Bisiklet

Biz bisikletçiler genelde sabit bisiklette antrenman yapmaktan hiç hoşlanmayız; ancak kışın formumuzu korumamıza yardımcı olabilir. İmkanınız varsa deneyin bence.

Herkese iyi pedallamalar!

Not: Resimleri “Bicycling” ve “Cycling Plus” dergilerinden aldım. İzin almadan kullandığım için umarım telif problemi yaşamam.

25 Aralık 2011 Pazar

Eymir Gölü

Ankara'da sessizliğin ve doğanın tadını çıkarabileceğiniz başlıca rotalardan birisi Eymir. Haftasonlarında göl oldukça kalabalık olduğu için; ben boş olduğum haftaiçi günlerde gitmeyi tercih ediyorum. Sadece siz, bisikletiniz, göl ve doğa başbaşa oluyorsunuz böylece.

Ulaşım:

1) Eymir'e şehir merkezinden gitmek için; Atatürk Bulvarından Cinnah Caddesine doğru direk pedallıyorsunuz. Cinnah yokuşunu çıkmak ciddi bir tırmanış antrenmanı oluyor böylece. Oradan Simon Bolivar Bulvarına bağlanıyorsunuz, sonra da sağa sapıp Turan Güneş Bulvarına geçiyorsunuz. Turan Güneş'te ilerlerken, sol tarafta TRT genel merkezini göreceksiniz. TRT'nin önündeki ışıklardan sola geçip, TRT'nin yanındaki yoldan ilerliyorsunuz. Sonra karşınıza meşhur TRT yokuşu çıkacak. Yokuştan Eymir Gölüne iniyorsunuz. ( Tehlikeli bir iniş, çok dik, o yüzden ellerinizin frenlerin üzerinde hazır beklemesini tavsiye ederim. Dönüşte bu yokuştan çıkmayı tercih ederseniz; gezi amaçlı çıktığınız tur ciddi bir antrenmana dönüşür ve ben böyle yapıyorum. Vitesinizi tırmanışa başlamadan küçültmeniz gerekiyor yoksa bisikletten inmek durumunda kalabilirsiniz; çünkü pedallar çevrilmeyecek kadar sert bir hale geliyor. Çok acı verici bir tırmanış; ama tırmandıktan sonraki yaşadığınız mutluluk harika! Çektiğiniz tüm acıları unutturuyor. TRT yokuşuyla ilgili ayrıca bir yazı hazırlayacağım. ) Yokuş inmeyi bitirdikten sonra hemen sağdaki kapıdan Eymir Gölünü çevreleyen yola giriyorsunuz.

2) Bir diğer yol da; Konya Yolu boyunca (Mevlana Bulvarı) Gölbaşı istikametine doğru ilerlemek. Yolun yarısı eğimli, bu yüzden bu yol da güzel bir antrenman yapmanızı sağlıyor. Yarısından sonraki kısımda ise ciddi bir yokuş iniyorsunuz ve tek yapmanız gereken frenlere dokunmamak ve rüzgarın sizi yavaşlatmasını engellemek için gidona doğru eğilmek. Geriye yokuşun keyfini çıkarmak kalıyor. Sonra Haymana Yolu sapağından sağa dönerek bu yola giriyorsunuz, oradan sola dönerek Yaylabağ Caddesine geçiyorsunuz. Sonra tabelaları takip ederek Eymir Gölüne ulaşıyorsunuz.


3) Alternatif bir yol daha; Kolej'den İncesu Mahallesi boyunca ilerleyerek İmrahor Caddesine geçiyorsunuz. Bu yol düz bir profile sahip; ancak ıssız bir rota ve bolca köpekle uğraşmak zorunda kalabilirsiniz. Grup halinde bisiklet sürüyorsanız buraya girebilirsiniz. Ya da köpek korkunuz yoksa bu yola tek de girebilirsiniz. Yol sizi doğruca Eymir Gölü nizamiyesine doğru götürüyor.





Eymir Gölünün etrafında tam bir tur 10.50 km. Yolun profili boyunca yer yer kısa-sert tırmanışlar, inişler var. Ama genel olarak düz bir karaktere sahip. Ne yazık ki yolun asfaltı çok bakımsız, ( hendekler, tümsekler, bozuk yollar çok. Bir diğer uyarım da yol bisikleti kullananlara: Yüksek süratte giderken, yoldaki tuzak gibi dizilmiş çukurlara dikkat edin. Ön tekerinizi buraya sokarak takla atmak istemezsiniz! Dağ bisikleti kullananlar için ise bu konuda sorun yok.
Yol genel anlamda otomobil trafiği yönünden sakin olduğu için; peş peşe tempolu turlar atarak antrenman yapmak için oldukça ideal bir bisiklet rotası.